Hastalığından sonra onun sağlığı hâlâ kötü.
- He's still in poor health after his illness.
Onun görme kabiliyeti kötü.
- He has poor eyesight.
Zenginlerin fakirleri hor görme eğilimleri vardır.
- The rich are apt to look down upon the poor.
Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim.
- I prefer being poor to being rich.
O yoksul olduğu gibi cömerttir.
- Poor as he is, he is generous.
O, yoksul insanlar için pek çok şey yaptı.
- He has done many things for poor people.
Zavallı kız, çiçek satarak geçimini sağladı.
- The poor girl made a living by selling flowers.
Zavallı Tom şu an üç saattir uyumaya çalışıyor.
- Poor Tom's been trying to get to sleep for three hours now.
Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
- Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
Verimsiz bir pirinç hasadı başımızı belaya sokacaktır.
- A poor rice harvest will get us into real trouble.
Aşırı çalışma ve yetersiz yemeklerden dolayı, o hastalandı.
- What with overwork and poor meals, she fell ill.
Yetersiz bir sürücü olmasına rağmen sürücü sınavını geçebildi.
- He managed to pass his driving test even though he was a poor driver.
Muhtemelen uyuşturucu kullanıyorsunuz. Bu sizi daha sağlıksız yapar.
- You probably smoke drugs. It makes you poorer.
Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
- I'm afraid my depth perception is very poor.
Tom'un zayıf bir hafızası var.
- Tom has a poor memory.
Yoksul bir adamın oğlu olan Dan, bir üniversite eğitiminin hayalini kuruyordu.
- Dan, the son of a poor man, dreamed of a university education.
Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
- For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
Yoksul İrlandalı şimdi yapayalnız bırakıldı ve diğerlerinin nereye gittiğini bilmiyordu, bu yüzden, o sadece çok üzgün ve sefil bir şekilde olduğu yerde kaldı.
- The poor Irishman was now left all alone, and did not know where the others had gone to, so he just stayed where he was, very sad and miserable.
Zavallı çocuk ne yapacağını bilmiyordu.
- The poor boy was at a loss what to do.
Zavallı çocuklar korkudan titriyorlardı.
- The poor boys were shivering with fear.
Tom yetersiz eğitimliydi.
- Tom is poorly educated.
Tom'un yetersiz uyuması şaşılacak bir şey değil; o, günde on iki fincana kadar kahve içer.
- It's no wonder Tom's sleeping poorly; he drinks up to twelve cups of coffee a day.
Çevirmenlerin karşılaştığı bir sorun kaynak belgenin kötü yazılmasıdır.
- One problem translators face is that sometimes the source document is poorly written.
Tom testte kötü şekilde yaptı.
- Tom did poorly on the test.
Savaş, sen kazansan bile, seni daha yoksul ve daha güçsüz yapar.
- War makes you poorer and weaker, even if you win.
Avrupa Birliği'nin en yoksul ülkesi, Amerika Birleşik Devletlerindeki en yoksul eyaletten daha mı yoksuldur?
- Is the poorest country in the European Union poorer than the poorest state in the United States?
Savaş, sen kazansan bile, seni daha yoksul ve daha güçsüz yapar.
- War makes you poorer and weaker, even if you win.
Mississippi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en yoksul eyalettir.
- Mississippi is the poorest state in the United States.
Dünyadaki en zengin 85 kişi gezegenin nüfusunun en yoksul yarısı kadar zengin.
- The richest 85 people in the world are as wealthy as the poorest half of the planet's population.
Sağlıklı bir kişi kötü muayene edilmiş hasta bir kişidir.
- A healthy person is a poorly examined sick person.
Bu ülkede adalet biraz çifte standartlıdır: fakirlerin adaleti ve zenginlerin adaleti.
- Justice in this country is a bit of a double standard: there is the justice of the poor and the justice of the rich.
Zenginlerin fakirleri hor görme eğilimleri vardır.
- The rich are apt to look down upon the poor.
We were so poor that we couldn't afford shoes.
I received a poor reward for all my hard work.
Cow's milk is poor in iron.
That was a poor performance.
Oh you poor little thing.
The poor are always with us.
She was an Eastern Virginia woman, and, although poor as a church mouse, thought herself superior to West Virginia people.
Much as the creators of Usenet called it “the poor man's ARPANET,” bulletin boards were a poor man's FTP:.
Heavy as was her burden, not one feather's weight of it should he carry, if by any means in her poor power she could hold it from his back.
A few years ago it was a dirt-poor outpost populated by rural migrants. - A critical election for the best dressed man in Turkey, The Week, 4 August 2007, 625, 16.
Rod Pritchard, who owns a farm equipment business in Eastern Ontario, says the Liberal government has done a “piss poor” job explaining the harmonized tax.
... only poor countries. Here is something that shocked me and I hope it will shock you. At ...
... you're going to manage your care for your poor in the way you think best. ...