Hastalığından sonra onun sağlığı hâlâ kötü.
- He's still in poor health after his illness.
Pirinç hasatı bu yıl kötü.
- The rice crop is poor this year.
Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim.
- I prefer being poor to being rich.
Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
- The rich have trouble as well as the poor.
O yoksul olduğu gibi cömerttir.
- Poor as he is, he is generous.
O, yoksul insanlar için pek çok şey yaptı.
- He has done many things for poor people.
Zavallı köpeğe acıdım.
- I felt for the poor dog.
Zavallı Tom şu an üç saattir uyumaya çalışıyor.
- Poor Tom's been trying to get to sleep for three hours now.
Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
- Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
Verimsiz bir pirinç hasadı başımızı belaya sokacaktır.
- A poor rice harvest will get us into real trouble.
Aşırı çalışma ve yetersiz yemeklerden dolayı, o hastalandı.
- What with overwork and poor meals, she fell ill.
Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.
- The poor educational policy is a detriment to Japan.
Muhtemelen uyuşturucu kullanıyorsunuz. Bu sizi daha sağlıksız yapar.
- You probably smoke drugs. It makes you poorer.
Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
- I'm afraid my depth perception is very poor.
Japonca bilgim oldukça zayıftır.
- My knowledge of Japanese is rather poor.
Yoksul bir adamın oğlu olan Dan, bir üniversite eğitiminin hayalini kuruyordu.
- Dan, the son of a poor man, dreamed of a university education.
Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
- For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
Yoksul İrlandalı şimdi yapayalnız bırakıldı ve diğerlerinin nereye gittiğini bilmiyordu, bu yüzden, o sadece çok üzgün ve sefil bir şekilde olduğu yerde kaldı.
- The poor Irishman was now left all alone, and did not know where the others had gone to, so he just stayed where he was, very sad and miserable.
Zavallı çocuklar korkudan titriyorlardı.
- The poor boys were shivering with fear.
Zavallı çocuk araba tarafından yere yıkıldı.
- The poor boy was knocked down by a car.
Tom'un yetersiz uyuması şaşılacak bir şey değil; o, günde on iki fincana kadar kahve içer.
- It's no wonder Tom's sleeping poorly; he drinks up to twelve cups of coffee a day.
Tom yetersiz eğitimliydi.
- Tom is poorly educated.
Yağlama sistemi kötü dizayn edilmişti.
- The lubrication system was poorly designed.
Ford kötü eğitim gördü.
- Ford was poorly educated.
Savaş, sen kazansan bile, seni daha yoksul ve daha güçsüz yapar.
- War makes you poorer and weaker, even if you win.
Yoksul daha da yoksullaşıyor.
- The poor are getting poorer.
Savaş, sen kazansan bile, seni daha yoksul ve daha güçsüz yapar.
- War makes you poorer and weaker, even if you win.
Afrika en yoksul kıtadır.
- Africa is the poorest continent.
Onlar yoksulun en yoksuluydular.
- They are the poorest of the poor.
Sağlıklı bir kişi kötü muayene edilmiş hasta bir kişidir.
- A healthy person is a poorly examined sick person.
Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
- The rich have trouble as well as the poor.
Zenginler bazen fakirleri hor görürler.
- The rich sometimes despise the poor.
We were so poor that we couldn't afford shoes.
I received a poor reward for all my hard work.
Cow's milk is poor in iron.
That was a poor performance.
Oh you poor little thing.
The poor are always with us.
She was an Eastern Virginia woman, and, although poor as a church mouse, thought herself superior to West Virginia people.
Much as the creators of Usenet called it “the poor man's ARPANET,” bulletin boards were a poor man's FTP:.
Heavy as was her burden, not one feather's weight of it should he carry, if by any means in her poor power she could hold it from his back.
A few years ago it was a dirt-poor outpost populated by rural migrants. - A critical election for the best dressed man in Turkey, The Week, 4 August 2007, 625, 16.
Rod Pritchard, who owns a farm equipment business in Eastern Ontario, says the Liberal government has done a “piss poor” job explaining the harmonized tax.
... then poor Jim is left somewhere in the past, he doesn't know where. But then he meets ...
... My poor mom, every time she'd come home, she would see the lights flicker and die. ...