Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

politikacı

listen to the pronunciation of politikacı
Турецкий язык - Английский Язык
{i} politician

That politician is full of ambition. - Bu politikacı hırs dolu.

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

politic (person), (someone) who acts expediently
(someone) who behaves like a politician
(Argo) polly
politico
politika
(Hukuk) policy

Honesty is never the best policy. - Dürüstlük asla en iyi politika değildir.

Adopting the new policy was the best thing this company ever did. - Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.

politika
politics

After the war, Ford entered politics. - Savaştan sonra, Ford politikaya girdi.

We would often sit up all night discussing politics. - Biz çoğunlukla politika tartışarak bütün gece otururduk.

partiyle uyumsuz politikacı
maverick
politika
political line, political conduct, political policy
politika
behavior resembling that of a crafty politician, politicness, expediency
politika
polity
bağımsız politikacı
freelance
başarısızlığa uğrayan politikacı
also-ran
deneyimli politikacı
statesman
güvenilir bir politikacı
a safe politician
ihtilâlde şiddeti başlatan politikacı
Jacobin
kurnaz politikacı
wheeler dealer
kurt politikacı
warhorse
maceraperest politikacı
carpet bagger
politika
politics; policy
politika
expedient
sertlik yanlısı politikacı
hawk
seçim gezisine çıkan politikacı
barnstormer
çıkarcı politikacı
trimmer
çıkarcı politikacı
politician
çıkarcı politikacı
politico
ılımlı politikacı
dove
Турецкий язык - Турецкий язык
Karşısındakinin duygularını okşayarak çıkar sağlayan (kimse), siyasetçi
Politika ile uğraşan kimse, siyasetçi: "Meşrutiyetten sonra en meşhur politikacılar bunlardan yetişmiştir."- Ö. Seyfettin
Politika ile uğraşan kimse, siyasetçi
siyasetçi
POLİTİKA
(Hukuk) Siyaset; devlet işlerini yürütme ve yönetme; bir amaca varmak için izlenen yöntem
POLİTİKA
(Osmanlı Dönemi) İtl. Memleket işlerini idare için tutulan ölçülü yol. Siyaset
politika
Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı, siyaset, siyasa: "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır."- Anayasa
politika
Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı, siyaset, siyasa
politika
Yöntem: "Bir mirasyedi politikasıyla, birikmiş altını, el sürülmedik kaynaklarını har vurup harman savurdular."- N. Cumalı
politika
Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşamak, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanmak gibi yollarla işini yürütme: "Bana karşı kullandığı tehdit ve şantaj politikası güverte halkınca malumdu."- Y. K. Karaosmanoğlu
politika
Yöntem
politikacı
Избранное