That politician is full of ambition.
- Bu politikacı hırs dolu.
The politician receives on Wednesdays.
- Politikacı çarşamba günleri kabul ediyor.
He had decided on a new policy.
- O, yeni bir politika izlemeye karar verdi.
Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
- Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.
After the war, Ford entered politics.
- Savaştan sonra, Ford politikaya girdi.
We would often sit up all night discussing politics.
- Biz çoğunlukla politika tartışarak bütün gece otururduk.