Erdem, belki de sadece ruhun nezaketidir.
- Virtue, perhaps, is nothing more than politeness of soul.
Nezaket sadece her toplumda farklı olan bir protokoldür.
- Politeness is just a protocol that is different in every society.
Tom beş dil konuşuyor ama onların hiçbirinde nasıl nazik olunacağını bilmiyor.
- Tom speaks five languages, but doesn't know how to be polite in any of them.
O, nazik olmak için öder.
- It pays to be polite.
Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir.
- It is not polite to interrupt someone while he is talking.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.
Bana hemen yanıt yazması inceliktir.
- It is polite of her to write me back at once.
Bu sınıftaki tüm çocuklar çok terbiyelidir.
- All the children in this class are very polite.
Bana hemen yanıt yazması inceliktir.
- It is polite of her to write me back at once.
Japonlar genellikle incedirler.
- Japanese people in general are polite.
Senin bana hemen yanıt yazman kibarlık.
- It is polite of you to write me back at once.
Biri yemeğini yemeden önce afiyet olsun demek kibarlıktır.
- It's polite to say itadakimasu before eating one's meal.