The policeman spoke to a man on the street.
- Polis bir adamla sokakta konuştu.
He became a police officer.
- O bir polis memuru oldu.
The policeman was off duty when he was shot to death.
- Polis vurularak öldürüldüğünde izinliydi.
The policeman spoke to a man on the street.
- Polis bir adamla sokakta konuştu.
The cops threw tear-gas bombs into the building.
- Polisler binanın içine gaz bombaları attılar.
I hate cops like him.
- Onun gibi polislerden nefret ederim.
Five out of ten drivers a traffic cop has to deal with on New Year's Eve night are drunk.
- Bir trafik polisinin yılbaşı gecesinde muhatap olduğu her on sürücüden beşi sarhoştur.
Five out of ten drivers a traffic cop has to deal with on New Year's Eve night are drunk.
- Bir trafik polisinin yılbaşı gecesi uğraşmak zorunda kaldığı her on sürücüden beşi alkollüdür.
He became a police officer.
- O bir polis memuru oldu.
There were ten police officers on the spot.
- Noktada on polis memuru vardı.
Seven policemen were killed.
- Yedi polis öldürüldü.
Two policemen arrested a burglar. They caught him sneaking into Mrs. Miller's.
- İki polis bir hırsız tutukladı. Onlar onu Bayan Miller'in evine gizlice girerken yakaladı.
All the police cars were equipped with bulletproof glass.
- Tüm polis arabaları kurşun geçirmez cam ile donatılmış.
The police officer wore a bulletproof vest.
- Polis memuru bir kurşun geçirmez yelek giydi.
The policewoman directed traffic.
- Kadın polis trafiği yönetti.
The patrolman motioned me to pull over.
- Kenara çekilmem için polis bana işaret etti.