Göz damlamı yanımda getirmeliydim.
- I should have taken my eye drops with me.
Sadece birkaç damla yağmur düştü.
- Only a few drops of rain have fallen.
Kuru bir boğazım olduğunda bu öksürük damlalarını alırım.
- I take these cough drops when I have a dry throat.
Kısa bir sağanaktan sonra su damlaları ağaç yapraklarında parlıyordu
- Drops of water glistened on the leaves of the tree after the brief downpour.