İki kere iki dört eder.
- Two times two is four.
Beş kere beş yirmi beştir.
- Five times five is twenty-five.
Tom defalarca Boston'da bulundu.
- Tom has been to Boston a number of times.
Savaş alanında defalarca kefeni yırttı.
- He cheated death many times on the battlefield.
O otobüs günde kaç kez çalışır?
- How many times a day does that bus run?
Otobüs her gün kaç kez çalışır?
- How many times does the bus run each day?
O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.
- She knows ten times as many English words as I do.
A, B'nin 5 katı kadar uzundur.
- A is 5 times as long as B.
O zamanlar hiç radyo yoktu.
- There were no radios in those times.
Zamanın gerisinde kalmayayım diye her gün gazete okumayı bir alışkanlık haline getirdim.
- I make it a rule to read the newspaper every day lest I should fall behind the times.
Güzel günlerimiz oldu.
- We did have some good times.
Sayfiye evi bana onunla birlikte geçirdiğim mutlu günleri hatırlattı.
- The cottage reminded me of the happy times I had spent with her.
Birkaç kez denedi, ancak başarısız oldu.
- He tried several times, but failed.
Bunu birkaç kez denedim.
- I tried that a couple of times.
O, bir yıldırım tarafından üç kez çarpıldı.
- He has been struck by lightning three times.
Dört çarpı beş yirmidir.
- Four times five is twenty.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Piramitler antik çağda inşa edildiler.
- The pyramids were built in ancient times.
Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.
- The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.