Olasılık farklı koşullarla değişir.
- Plausibility changes with different circumstances.
Tom'un hipotezi mantıklıdır.
- Tom's hypothesis is plausible.
Sizin hipotez mantıklı.
- Your hypothesis is plausible.
Bilimsel olarak olası mı?
- Is it scientifically plausible?
Emmet'in teorisi ile bağlantılı olarak Leech'in sunduğu teklif en makulüdür.
- A more plausible proposal is the one Leech presented in conjunction with Emmet's theory.
Bu şey benim için çok makul görünüyor.
- This thing seems very plausible to me.
Sami'nin akla yatkın bir mazereti vardı.
- Sami had a plausible alibi.
Başka hiçbir şey akla yatkın olmazdı.
- Nothing else would be plausible.
O, inandırıcı bir hikayedir.
- It's a plausible story.