planlanmış

listen to the pronunciation of planlanmış
Турецкий язык - Английский Язык
{s} planned

It appears that the bank robbery was planned right down to the last detail. - Görünen o ki, banka soygunu en ince ayrıntısına kadar planlanmış.

I have something very special planned. - Çok özel planlanmış bir şeyim var.

aforethought
deliberate
designed
intended
envisioned
devised
scheduled

I have another meeting scheduled. - Planlanmış başka bir toplantım var.

Our website is offline for scheduled maintenance. - Web sitemiz planlanmış bakım için çevrimdışıdır.

projected
structured
structure
planlanmış diyalog
(Hukuk) structured dialogue
planlanmış durma veya duraksama günü
(Askeri) planned inactivation or discontinued date
planlanmış dönüş zamanı; özel müdahale timi; standart uzak terminal; stratejik o
(Askeri) scheduled return time; special reaction team; standard remote terminal; strategic relocatable target
planlanmış katliam
pogrom
plânlanmış cinayet
premeditated murder
planla
{f} schedule

Tom is scheduled to give a concert in Boston on October 20th. - Tom 20 Ekimde Boston'da bir konser vermeyi planladı.

What time is your plane scheduled to take off? - Senin uçağın saat kaçta kalkması planlanmıştır?

planla
{f} scheduled

What time is your plane scheduled to leave? - Senin uçağının saat kaçta kalkması planlanmıştır.

What time is your plane scheduled to take off? - Senin uçağın saat kaçta kalkması planlanmıştır?

planla
{f} schema
planla
{f} planned

Tom asked Mary whether she planned to swim or not. - Tom Mary'ye yüzmeyi planlayıp planlamadığını sordu.

Things didn't go as planned. - İşler planlandığı gibi gitmedi.

planla
{f} plan

We'll put these plans on ice. - Bu planları erteleyeceğiz.

He works in the planning section. - O, planlama bölümünde çalışıyor.

planla
lay out
planla
{f} intended

I'd intended to have my homework finished by now. - Şimdiye kadar ev ödevimi bitirtmeyi planlamıştım.

Tom intended to tell Mary everything. - Tom Mary'ye her şeyi söylemeyi planladı.

planla
map out
planla
think out
planla
{f} planning

He works in the planning section. - O, planlama bölümünde çalışıyor.

I'll ask him where he is planning to go during the vacation. - Tatil sırasında onun nereye gitmeyi planladığını ona soracağım.

kısmen planlanmış intikal
(Askeri) partially planned movement
planla
structure
planla
mapout
planla
thinkout
ustaca plânlanmış
tactical
önceden plânlanmış
cut and dried
planlanmış
Избранное