planlamak

listen to the pronunciation of planlamak
Турецкий язык - Английский Язык
plan

Failing to plan is planning to fail. - Planlamak için başarısız olma başarısız olmak için planlamadır.

The revolutionary council met to plan strategy. - Devrim konseyi strateji planlamak için toplandı.

concert
intend
map out
map something out
blue-print
lay out
schedule

I'd like to schedule an appointment with Dr. Jackson. - Doktor Jackson'la bir randevu planlamak istiyorum.

I'd like to schedule an appointment. - Bir randevu planlamak istiyorum.

think out
schema
figure on
plan out

It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings. - Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.

orchestrate
arrange
draft
work up
chart
project
think
to plan, to arrange, to map sth out
map
contrive
design
premeditate
architect
structure
have in view
calculate
mark out
devise
to plan

Sami met with Layla to plan a kidnapping. - Sami bir kaçırmayı planlamak için Leyla ile buluştu.

It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings. - Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.

programme [Brit.]
blue print
program
envisage
envision
{f} programme
planlama
planning

Tom learned later that Mary wasn't planning to live in Boston. - Tom Mary'nin Boston'da yaşamayı planlamadığını daha sonra öğrendi.

The attack began without enough planning. - Saldırı yeterli planlama yapılmadan başladı.

planla
{f} schedule

What time is your plane scheduled to take off? - Senin uçağın saat kaçta kalkması planlanmıştır?

What time is your plane scheduled to leave? - Senin uçağının saat kaçta kalkması planlanmıştır.

planlama
pianning
planlama
sparseness
planlama
envisaging
planlama
envisioning
planlama
schedule

I'd like to schedule an appointment with Dr. Jackson. - Doktor Jackson'la bir randevu planlamak istiyorum.

I'd like to schedule an appointment. - Bir randevu planlamak istiyorum.

planla
{f} scheduled

Tom is scheduled to give a concert in Boston on October 20th. - Tom 20 Ekimde Boston'da bir konser vermeyi planladı.

What time is your plane scheduled to leave? - Senin uçağının saat kaçta kalkması planlanmıştır.

planla
{f} schema
planla
{f} planned

Tom had only planned to stay in Boston for just a day or two. - Tom iş için sadece bir ya da iki gün Boston'da kalmayı planlamıştı.

It seems that Tom had planned to give Mary the loan she had been looking for. - Tom Mary'nin aradığı krediyi vermeyi planlamış görünüyor.

planla
{f} plan

You must accommodate your plans to mine. - Sen planlarını benimkine uydurmalısın.

I'm following the plans made by congress. - Kongre tarafından yapılan planlara uyuyorum.

planla
lay out
planla
{f} intended

He intended to have visited Naples last year. - O geçen sene Napoli'yi ziyaret etmeyi planlamıştı.

I had no idea of what she intended to do. - Onun ne yapmayı planladığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.

planla
map out
planla
think out
planla
{f} planning

Tom said that he thought Mary knew what time John was planning to start cooking. - Tom, John'un ne zaman aşçılığa başlamayı planladığını Mary'nin bildiğini düşündüğünü söyledi.

He works in the planning section. - O, planlama bölümünde çalışıyor.

bütçe planlamak
plan a budget
planla
structure
planla
mapout
planla
thinkout
planlama
projection
önceden planlamak
plan ahead
Турецкий язык - Турецкий язык
Yapılacak bir işi belli plana göre düzenlemek
planlama
Planlamak işi
planlama
Hükûmet tarafından ulaşılacak amaçları belirleyen, tarım, ulaşım, sanayi gibi kesimlerdeki artış ölçüsünü tespit eden ve uygulanması gerekli çareleri önceden gösteren ekonomik, sosyal programın belli süreler için hazırlanması işi
planlamak
Избранное