Onun, bütün o karın altında gömülü olduğunu duyuyorum.
- I hear it's buried under all that snow.
Onun külleri burada gömülüdür.
- His ashes are buried here.
Akrotiri, volkanik kül altına gömülmüş bir Bronz çağı yerleşimidir.
- Akrotiri is a Bronze age settlement that was buried under volcanic ash.
Sami çok tenha bir yere gömülmüştü.
- Sami was buried in a very secluded place.
Öldüğümde onun yanına gömülmek istiyorum.
- When I die, I want to be buried next to her.
Ben öldüğüm zaman buraya gömülmek istiyorum.
- When I die, I want to be buried here.
J. F. Kennedy Arlington mezarlığına gömüldü.
- J.F. Kennedy was buried in Arlington Cemetery.
Onlar onu mezarına gömdüler.
- They buried him in his grave.