place in particular circumstances or situations

listen to the pronunciation of place in particular circumstances or situations
Английский Язык - Турецкий язык

Определение place in particular circumstances or situations в Английский Язык Турецкий язык словарь

circumstance
{i} durum

O bulunduğu duruma kendini alıştıramaz. - He can't accommodate himself to his circumstances.

Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir. - The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.

circumstance
{i} olay

Şartlar göz önüne alındığında, böyle bir olayın gerçekleşmesi kaçınılmazdı. - Given the circumstances, it was inevitable that such an incident should take place.

circumstance
{i} zenginlik
circumstance
{i} şart

Tom çok zor şartlar altında iyi bir iş yapıyor. - Tom's doing a good job under very difficult circumstances.

Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi. - The circumstances did not allow me to go abroad.

circumstance
{i} ayrıntı
circumstance
{i} vaka
circumstance
Circumstances aIter the case Olaylar kararları değiştirir
circumstance
koşul

Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz. - We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.

O, kendini koşullara uydurdu. - He adapted himself to circumstances.

circumstance
{i} kader
circumstance
under no circumstances hiç bir surette
circumstance
teferruat
circumstance
under the circumstances bu şartlar altında
circumstance
(isim) koşul, durum, olay, vaka; şart; varlık, zenginlik, detay, ayrıntı, formalite
circumstance
{i} formalite
circumstance
{i} detay

O koşulları detaylı olarak açıkladı. - He described the circumstances in detail.

circumstance
{i} durum, hal, keyfiyet, koşul, şart, vaziyet
circumstance
(Mukavele) hal, durum, şart
Английский Язык - Английский Язык
{f} circumstance
place in particular circumstances or situations

    Расстановка переносов

    place in par·ti·cu·lar circumstances or situations

    Турецкое произношение

    pleys în pırtîkyılır sırkımstänsız ır sîçueyşınz

    Произношение

    /ˈplās ən pərˈtəkyələr ˈsərkəmˌstansəz ər ˌsəʧo͞oˈāsʜənz/ /ˈpleɪs ɪn pɜrˈtɪkjəlɜr ˈsɜrkəmˌstænsəz ɜr ˌsɪʧuːˈeɪʃənz/
Избранное