O sık sık ahmakça sorular sorar.
- She often asks silly questions.
Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç.
- It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.
Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
- Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
Sen şimdi bir film yıldızı mısın? Hayır, salak.
- Are you a movie star now? No, silly.
Sana saçma bir soru sormalıyım.
- I need to ask you a silly question.
Şapkan saçma görünüyor.
- Your hat looks silly.
Böyle bir hata yapman aptalcaydı.
- It was silly of you to make such a mistake.
Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
- Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
A silly man, in simple weedes forworne, / And soild with dust of the long dried way; / His sandales were with toilesome trauell torne, / And face all tand with scorching sunny ray .