Dışarıda çok sert bir soğuk vardı.
- It was piercingly cold outside.
Tom sol kulağını deldirdi.
- Tom got his left ear pierced.
Kulaklarımı deldirdim.
- I got my ears pierced.
Dışarıda çok sert bir soğuk vardı.
- It was piercingly cold outside.
O beni delici gözleriyle büyülüyor.
- He enchants me with his piercing eyes.
Senin çok delici gözlerin var.
- You have very piercing eyes.
Tom'un keskin mavi gözleri var.
- Tom has piercing blue eyes.
Gemi keskin bir düdükle limandan ayrıldı.
- With a piercing whistle, the ship sailed from the port.
Tom'un delici bir sesi var.
- Tom has a piercing voice.
Senin çok delici gözlerin var.
- You have very piercing eyes.
The diver pierced the surface of the water with scarcely a splash.
That guys such a legend. Yeah, what a Pierce.
... really kind of steadily ear-piercingly loud throughout the whole show. They're amazing. ...