Yılın moda kelimesi dijital: dijital saatler, dijital mikrodalga fırınlar, hatta dijital dolma kalemler.
- The trendy word of the year was digital: digital clocks, digital microwave ovens, even digital fountain pens.
Bu kalemlerden birini seç.
- Choose any of these pens.
Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
- I got you a pen as a birthday present.
Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
- You must not write a letter with a pencil.
Lütfen tükenmez kalemle yazar mısınız?
- Would you please write with a ballpoint pen?
Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
- Won't you please write with a ballpoint pen?
Lütfen bir dolmakalem ile yaz.
- Please write with a pen.
Tom bir dolmakalem ve bir not defteri çıkardı.
- Tom took out a pen and a notepad.
Domuzlar ağılda değil.
- The pigs are not in the pen.
Ben çocukken, evimizin yanındaki bir ağılda siyah bir domuz vardı.
- When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house.
Lütfen bir dolmakalem ile yaz.
- Please write with a pen.
Lütfen bir kurşun kalemle yaz.
- Please write with a pencil.
Bir dolma kalemin mi yoksa bir kurşun kalemin mi var.
- Do you have a pen or pencil?
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
- Won't you please write with a ballpoint pen?
Tükenmez kalemle yazar mısın?
- Will you write with a ballpoint pen?
Lütfen adını yazmak için bir kurşun kalem kullan.
- Please use a pencil to write down your name.
Sınav sırasında yazmak için bir kalem kullanmayın.
- Don't use a pencil to write the exam.
Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
- Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
O, küçük bir emekli aylığıyla yaşıyor.
- She lives on a small pension.
Tom bir eyalet hapishanesinden kaçtı.
- Tom escaped from a state penitentiary.
Dan'e eyalet hapishanesinde on yıl hapis cezası verildi.
- Dan was given a ten-year sentence at a state penitentiary.
There are two steers in the third pen.
And eke the pennes, that did his pineons bynd, / Were like mayne-yards, with flying canuas lynd, / With which whenas him list the ayre to beat .
I am against the death penalty.
- I'm against the death penalty.
I'm against the death penalty.
- I am against the death penalty.
Please write your name with a pencil.
- Write down your name with a pencil, please.
Write down your name with a pencil, please.
- Please write your name with a pencil.
Tom put the pliers back into the toolbox.
- Tom penseyi alet çantasına geri koydu.
Put the pliers in the tool box.
- Penseyi alet kutusuna koy.