Do you want to share my dessert with me?
- Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
Germany shares a border with France.
- Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
You have to share the cake equally.
- Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
Do you want to share my dessert with me?
- Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
Fadil was making an effort to share Layla's passions.
- Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.
Not all Americans shared Wilson's opinion.
- Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
Germany shares a border with France.
- Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
I shared my room with sysko.
- Ben odamı sysko ile paylaştım.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation.
- Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.
What happened to the girl you were sharing the bedroom with?
- Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?
The children shared a pizza after school.
- Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
I share the room with my sister.
- Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.
I don't mind sharing a room with Tom.
- Tom'la bir odayı paylaşmayı umursamıyorum.
Would you mind sharing your table?
- Masanı paylaşmamın sakıncası var mı?