They have explosives.
- Onların patlayıcıları var.
The explosives were hidden in a trash bin.
- Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
The security team checked the car for explosives.
- Güvenlik ekibi arabada patlayıcı kontrolü yaptı.
The explosives were hidden in a trash bin.
- Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
I'd explain it to you, but your brain would explode.
- Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.
It exploded with a loud noise.
- O, bir gürültü ile patladı.
The day before Thanksgiving, the supermarkets are full to bursting.
- Şükran Günü'nden bir önceki gün süpermarketler patlamaya hazır.
They could hear the sounds of shots and exploding shells.
- Atış seslerini ve patlayan kabuk seslerini duyabiliyorlardı.
They all burst out laughing.
- Onların hepsi gülmekten patladılar.
The water pipes froze and then burst.
- Su boruları dondu ve sonra patladı.
The volcanic eruption threatened the village.
- Volkanik patlama köyü tehdit etti.
Violence erupted all over the city because of the food shortages.
- Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.
The time-bomb exploded with a loud noise.
- Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.
The time bomb exploded with a loud noise.
- Saatli bomba büyük bir gürültüyle patladı.
They have explosives.
- Onların patlayıcıları var.
Tom planted some explosives near the middle of the bridge.
- Tom köprünün ortasına yakın üç patlayıcı bıraktı.