How could it have exploded?
- Nasıl patlamış olabilir?
Our water pipes burst.
- Bizim su boruları patlamış.
I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present.
- Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.
Tom took a handful of popcorn from the bowl.
- Tom kaseden bir avuç patlamış mısır aldı.
I'd explain it to you, but your brain would explode.
- Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.
The time-bomb exploded with a loud noise.
- Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.
The day before Thanksgiving, the supermarkets are full to bursting.
- Şükran Günü'nden bir önceki gün süpermarketler patlamaya hazır.
They could hear the sounds of shots and exploding shells.
- Atış seslerini ve patlayan kabuk seslerini duyabiliyorlardı.
A mighty cheer burst from the crowd.
- Kalabalıktan muazzam bir tezahürat patladı.
They all burst out laughing.
- Onların hepsi gülmekten patladılar.
Violence erupted all over the city because of the food shortages.
- Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.
People suffered heavy losses in the eruptions.
- İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.
The time bomb exploded with a loud noise.
- Saatli bomba büyük bir gürültüyle patladı.
The time-bomb exploded with a loud noise.
- Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.