The news caused him to explode with anger.
- Haber onun öfkeden patlamasına neden oldu.
I'd explain it to you, but your brain would explode.
- Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.
The day before Thanksgiving, the supermarkets are full to bursting.
- Şükran Günü'nden bir önceki gün süpermarketler patlamaya hazır.
They could hear the sounds of shots and exploding shells.
- Atış seslerini ve patlayan kabuk seslerini duyabiliyorlardı.
The water pipes froze and then burst.
- Su boruları dondu ve sonra patladı.
They all burst out laughing.
- Onların hepsi gülmekten patladılar.
People suffered heavy losses in the eruptions.
- İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.
In 1918, revolts due to the price of rice erupted all around the country.
- 1918 yılında, pirinç fiyatından kaynaklanan ayaklanmalar tüm dünyada patlak verdi.
It exploded with a loud noise.
- O, bir gürültü ile patladı.
The time-bomb exploded with a loud noise.
- Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.
Mary looked like a volcano about to erupt.
- Mary patlamak üzere olan bir volkan gibi görünüyordu.
Tom looked like a volcano about to erupt.
- Tom patlamak üzere olan bir volkan gibi görünüyordu.
The bomb was set to go off in thirty minutes.
- Bomba otuz dakika içinde patlamak üzere ayarlanmıştı.