Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
Sadece verilmiş 30 dakikada, soruların hepsini cevaplayamazdık.
- Given only thirty minutes, we couldn't answer all the questions.
Öğle yemeğini yemesi için Tom'a sadece on beş dakika veriliyor.
- Tom is only given fifteen minutes to eat his lunch.
Zaman verilirse, bu sorunu çözebilmeliyiz.
- Given time, we should be able to solve this problem.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.
- The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.