Bir trafik kazası onu sol elini kullanmaktan mahrum etti.
- A traffic accident deprived him of the use of his left hand.
Kaza onu görme yeteneğinden mahrum bıraktı.
- The accident deprived him of his sight.
Onlar beni özgürlüğümden mahrum ettiler.
- They deprived me of my liberty.
Hükümet onu bütün haklarından mahrum etti.
- The government deprived him of all his rights.
Yoksulluk, oğlanı eğitimden mahrum etti.
- Poverty deprived the boy of education.