Mary'nin sıkıntılı bir geçmişi var.
- Mary has a troubled past.
Tom hiç sıkıntılı görünmüyor.
- Tom doesn't look troubled at all.
Seni çok fazla rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I am sorry that I have troubled you so much.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have troubled you.
Bulanık sularda balık tutmaya mı çalışıyorsun?
- Are you trying to fish in troubled waters?
O, haberden rahatsız olmuş görünüyordu.
- She looked troubled by the news.
Başkan Van Buren rahatsızdı.
- President Van Buren was troubled.
Tom'un sıkıntılı bir geçmişi var.
- Tom has a troubled past.
Tom hiç sıkıntılı görünmüyor.
- Tom doesn't look troubled at all.