O, Boston'dayken Tom'un ileri sınıflarından birine öğretmenlik yapacağım.
- I'm going to teach one of Tom's advanced classes while he's in Boston.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
- Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Askerler şehre doğru ilerledi.
- The soldiers advanced toward the town.
Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
- The army slowly advanced across the river.
Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.
- His advanced age prevents him from getting a job.
Onların cihazı son derece gelişmiş.
- Their equipment is extremely advanced.
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
- The military power of this country is very advanced.