The sun shone brightly.
- Güneş parlak bir şekilde parladı.
My father polished his car till it shone.
- Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.
The light shines in the darkness.
- Işık karanlıkta parlar.
She had her shoes shined.
- O, ayakkabılarını parlattı.
Her eyes sparkled like diamonds.
- Onun gözleri elmas gibi parladı.
Mary's eyes sparkled like diamonds.
- Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.
We saw the first star shining in the sky.
- Biz gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.
That actress is the shining star in the company.
- O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.
The logs flamed brightly.
- Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.