How much money do you want?
- Ne kadar para istiyorsun?
He has lots of money.
- O aşırı para harcıyor.
Tom caught Mary stealing money from the cash register.
- Tom Mary'yi yazar kasadan para çalarken yakaladı.
Tom caught Mary stealing his money from the cash register.
- Tom Mary'yi yazarkasadan parasını çalarken yakaladı.
They live beyond their means.
- Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar.
Tom lives beyond his means.
- Tom kazandığından çok para harcıyor.
She's rolling in dough.
- O çok para kazanıyor.
That dude is rolling in dough.
- Adam paraya para demiyor.
The former Argentine currency was Austral. Its symbol was ₳.
- Arjantin'in eski para birimi Austral'di. Sembolü ₳ idi.
The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
- Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
Eric who was a weak prince issued a bad coinage which excited great discontent among the Danes.
- Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı.
Time is the coin of your life. You spend it. Do not allow others to spend it for you.
- Zaman hayatınızın parasıdır. Onu harcayın. Başkalarının sizin için harcamasına izin vermeyin.
IMF stands for International Monetary Fund.
- IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.
The governor took the money out of a slush fund.
- Vali, örtülü ödenekteki parayı aldı.
A household is a group that shares the same living space and finances.
- Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur.
You worship money because you believe in capitalism.
- Kapitalizme inandığın için paraya tapıyorsun.
Mr. Morita started a business by using borrowed money as capital.
- Bay Morita sermaye olarak borç para kullanarak bir işe başladı.
It takes a lot of money to keep up such a big house.
- Böylesine büyük bir evi geçindirmek için çok para gerekir.
Jane went to the bank to take out some money.
- Jane biraz para çekmek için bankaya gitti.
We all chipped in to buy our teacher a birthday present.
- Hepimiz öğretmenimize bir doğum günü hediyesi almak için para verdik.
Sometimes rich people look down on other people who do not have much money.
- Bazen zengin insanlar çok parası olmayan diğer insanlara tepeden bakarlar.
If I had been rich, I would have given you some money.
- Zengin olsaydım, ben sana biraz para verirdim.
IMF stands for International Monetary Fund.
- IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.
They have monetary problems.
- Onların parasal problemleri var.
Many of my friends tried to live on their own but moved back home because of insufficient funds for their lifestyle.
- Arkadaşlarımdan birçoğu kendi başlarına yaşamaya çalıştı ancak yaşam biçimleri için yetersiz para nedeniyle eve döndü.
The telethon is a French TV program organized every year to collect funds in order to finance medical research.
- Teleton tıbbi araştırmaları finanse etmek amacıyla para toplamak için her yıl düzenlenen bir Fransız televizyon programıdır.
He had barely enough money to buy bread and milk.
- Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
When he had no money, he couldn't buy any bread.
- Parası olmadığı zaman hiç ekmek alamazdı.
Tom and Mary have jumped together from Pulpit Rock with a parachute. It was a short but magical experience.
- Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.
If you want to go to Israel, you need many shekels. Water costs only 0,50 ₪.
- İsrail'e gitmek istiyorsan çok paraya ihtiyacın var. Su sadece 0,50 ₪.
Jack can't afford to buy a new bicycle.
- Jack'in yeni bir bisiklet satın almak için parası yok.
Jack can't afford a new bicycle.
- Jack'in yeni bir bisiklete parası yetemez.
Green is the color of money.
- Yeşil, paranın rengidir.
The 5 yen coin is made from brass and the 10 yen coin is made from bronze.
- 5 yen bozuk para pirinçten yapılır ve 10 yen bozuk para bronzdan yapılır.
The five yuan coins are brass, and the ten yuan coins are made out of bronze.
- Beş yuan paralar pirinç, ve on yuan paralar bronz dışında yapılır.
Tom stole some money from Mary's purse.
- Tom Mary'nin cüzdanından biraz para çaldı.
He has swords and purse.
- Onun kılıçları ve parası var.
Onun felci ilerliyor ve yakında yataktan çıkamayacak.
- His paralysis is progressing, and soon he won't be able to get out of bed.
Bu paragraf iyi yazılmış ama son cümlede bir yanlışlık var.
- This paragraph is well written, but there is a mistake in the last sentence.
Tom paragrafı yeniden yazdı.
- Tom rewrote the paragraph.
Bu paragrafın anlamını anlayabiliyor musun?
- Can you understand the meaning of this paragraph?
Tom paraşütçü askeri doktor olmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be a paramedic.
O bir paraşütçü asker miydi?
- Was he a paratrooper?