parçalayan

listen to the pronunciation of parçalayan
Турецкий язык - Английский Язык
disintegrator
breaking up
rending
parçala
break apart

They did not break apart easily. - Onlar kolaylıkla parçalamadı.

parçala
break down
parçala
disjoint
parçala
{f} tatting
parçala
{f} fragmented

It looks like your hard disk is fragmented. - Sabit disk parçalanmış gibi görünüyor.

The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke. - Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.

parçala
tear to pieces
parçala
{f} tattered
parçala
{f} tatter
parçala
dismember

I don't know what's worse: being dismembered or suffocated. - Hangisi daha kötü bilmiyorum: parçalara ayrılmak veya boğulmak.

Sami dismembered the body. - Sami cesedi parçaladı.

parçala
tear down
parçala
{f} shred

He tossed the paper into a shredder. - Kağıdı parçalayıcıya attı.

Tom put a bag of shredded cheese into his shopping cart. - Tom alışveriş sepetine bir kutu parçalanmış peynir koydu.

parçala
{f} fragment

The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke. - Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.

The priceless china shattered into fragments. - Paha biçilmez porselen parçalara ayrıldı.

parçala
break#down
parçala
sliver
parçala
tear#down
parçala
disjointed
parçalayan
Избранное