Определение papers в Английский Язык Турецкий язык словарь
- evrak
Evrakların hepsini bir araya toplar mısın?
- Can you gather all of the papers together?
Casus evrakları yaktı.
- The spy burned the papers.
- {i} kimlik belgeleri
Biz kimlik belgelerimizi güvenlik masasına göstermek zorunda kaldık.
- We had to show our papers at the security desk.
- {i} kâğıtlar
Evrak çantam kağıtlarla doludur.
- My briefcase is full of papers.
Zaman doldu. Kağıtlarını teslim et.
- Time is up. Hand in your papers.
- {i} evraklar
Casus evrakları yaktı.
- The spy burned the papers.
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
- kimlik
- (Ticaret) belgeler
Onun belgelere erişim hakkı vardı.
- He had access to the papers.
Belgeleri dolaştırır mısın?
- Will you hand the papers around?
- bildiriler
- paper
- kâğıt
Yazıcıya kağıt lazım.
- The printer needs paper.
Sadece beyaz kağıt yeterli.
- Plain white paper will do.
- papers on appeal
- davetiye
- papers on appeal
- celp
- paper
- kâğıt tabakası
- paper
- rapor
Dün bir rapor teslim ettim.
- I turned in a paper yesterday.
Onun raporu benimkine göre üstündür.
- His paper is superior to mine.
- paper
- bono
- paper
- evrak
Tom benim evrakımı düzelterek iyi bir iş yaptı.
- Tom did a good job proofreading my paper.
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
- paper
- gazete
Lütfen bana bugünün gazetesini getir.
- Bring me today's paper, please.
Bugünkü gazetede baş makaleyi okudun mu?
- Have you read the leading article in today's paper?
- paper
- (Hukuk) kitap
Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.
- There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table.
Kitaplar insanlığın kağıt hafızasıdır.
- Books are the paper memory of mankind.
- paper
- kâğıt üzerinde kalan
- give someone walking papers
- Birini işten çıkarmak, yol vermek
- paper
- tebliğ
- paper
- {s} önemsiz
- paper
- (Hukuk) bilimsel veya resmi yazı
- paper
- (Hukuk) matbu evrak
- paper
- kâğıt para
Hiçbir hükümet arazisi kağıt para ile satın alınamıyordu.
- No government land could be bought with paper money.
Daha fazla kağıt para kullanımını girdiği için değeri düştü.
- As more paper money came into use, the value fell.
- paper
- zımparalamak
- paper
- geçersiz
- paper
- değerli kâğıt
- paper
- kâğıt kaplamak
- paper
- duvar kâğıdı kaplamak
- paper
- bedava bilet dağıtmak
- paper
- bedava giriş bileti
- paper
- kağıttan yapılmış
Ben sadece geri dönüştürülmüş kağıttan yapılmış tuvalet kağıdı alırım.
- I only buy toilet paper made from recycled paper.
Bu bilet kâğıttan yapılmış.
- This ticket is made out of paper.
- paper
- kağıtlamak
- paper
- değerli kağıt
- paper
- yazılı kağıt
- paper
- mal
Kağıt, cam ve plastik geri dönüştürülebilir malzemelerdir.
- Paper, glass and plastic are recyclable materials.
On kağıt tabağın maliyeti bir dolar eder.
- Ten paper plates cost one dollar.
- paper
- (Ticaret) banknot
- paper
- (Ticaret) ticari evrak
- paper
- (Ticaret) poliçe
- paper
- duvar kağıdıyla kaplamak
- paper
- duvar kağıdı ile kaplamak
- paper
- zımparayla düzeltmek
- paper
- duvar kağıdı
- paper
- ince
Lütfen boş vaktinde bu evrakları incele.
- Please look through these papers at your leisure.
Öğretmen sınav kağıtlarını incelemekle meşgul.
- The teacher is busy looking over the examination papers.
- paper
- tez
- voting papers
- (Politika, Siyaset) oy pusulası
- paper
- {i} yazılı ödev
- business papers
- ticari senetler
- forged identity papers
- sahte kimlik belgesi
- give one one's walking papers
- pasaportunu eline vermek
- government papers
- devlet tahvilatı
- government papers
- hükümet arşivleri
- paper
- ç.evrak
- paper
- yazı
Taro, dönem ödevi yazıyor.
- Taro is writing a term paper.
Yazı yazmak için bana biraz kağıt verin.
- Give me some paper to write on.
- paper
- bildiri
Bügünkü gazete Başbakanın Amerikayı ziyaret etme fikrinden vazgeçtiğini bildiriyor.
- Today's paper reports that the premier has given up the idea of visiting America.
Kaza, bugünkü gazetede bildirildi.
- The accident is reported in today's paper.
- paper
- duvar kâğıdıyla kaplamak
- paper
- sınav soruları
- ship's papers
- gemi evrakı
- ship's papers
- gemi evrakları
- ships papers
- gemi evrakları
- Paper
- (Bilim, İlim) makale
- call for papers
- kağıtlar için çağrı
- common cigarette papers
- yaygın sigara kağıtları
- divorce papers
- boşanma kağıtları/evrakları
- funny papers
- komik kağıtları
- money market papers
- para piyasası kağıtları
- paper
- kağıt
- white papers
- beyaz kağıtlar
- abrasive papers
- zımparalar
- air force objective series papers
- (Askeri) HAVA KUVVETLERİ HEDEF DÖKÜMANLARI SERİSİ: Yayınlanma tarihinden itibaren 5: 15 yıllık bir devreyi kapsayan uzun vadeli program hedeflerinin, prensip hedeflerinin, plan direktiflerinin, kuvvetlerin, kuvvet programlarının, vazifelerin, görevlerin ve çeşitli hedeflerin resmi şekilde belirtilmesini, münasip şekilde koordine edilmesini ve yetkili bir belge ve direktif mahiyetinde, her an faydalanılabilecek bir kaynak halinde elde bulundurulmasını temin için hazırlanmış dokümanlar. AIR FORCE OF THE UNITED STATES: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ HAVA İHTİYAT KUVVETLERİ: Bu terimi; ABD Muvazzaf Hava Kuvvetlerini ifade eden "United States Air Force" ile karıştırmamalıdır. AIR FORCE PERSONNEL (ON DUTY) WITH THE ARMY: KARA ORDUSUNDA GÖREVLİ HAVA PERSONELİ: Hava Kuvvetleri komutanının emirleriyle belirli özel görevler için Kara Kuvvetleri Komutanlığı teşkilleri emrine verilmiş, Hava Kuvvetlerine mensup askeri personel. Bunlar hava kuvvetleri kuvvesine dahildirler
- census papers
- (Kanun) nüfus sayım listesi
- divorce papers
- boşanma kağıtları
- divorce papers
- boşanma evrakı
- first papers
- vatandaşlık başvurusu
- first papers
- (fiil)tandaşlık başvurusu
- outgoing papers
- giden evrak
- paper
- {i} kâğıt, yazılı kâğıt
- paper
- paso
- paper
- senet
- paper
- {i} duvar kâğıdı
- paper
- herhangi bir yazı
- paper
- {i} sınav kâğıdı
O sınav kağıdını dikkatle gözden geçirdi.
- He revised his exam paper with attention.
O onun sınav kağıdını dikkatle inceledi.
- He attentively went over her exam paper.
- paper
- (Avrupa Birliği) gazete,araştırma, etüd,kitap
- paper
- {f} örtbas etmek
- paper
- hüccet
- paper
- kağ
Sadece beyaz kağıt yeterli.
- Plain white paper will do.
Yazıcıya kağıt lazım.
- The printer needs paper.
- paper
- bir kimsenin toplu mektupyazı ve hatıraları
- paper
- deste duvar kâğıdı
- paper
- (Tıp) İlaçlı eriyik emdirilerek kurutulmuş veya üzerine illaç sürülmüş kağıt, ilaçlı kağıt
- paper
- (Tıp) İnce tabaka haline getirilerek kurutulmuş selüloz hamuru, kağıt
- paper
- (Tıp) Asit veya alkali reaksiyonu belirlemede kullanılan kağıt, test kağıtı
- paper
- geminin sefer kağıtları
- paper
- hüviyet kartı
- paper
- bankınot
- printed papers
- matbu madde
- printed papers
- matbu evrak
- roll of papers
- kağıt rulosu
- shipping papers
- (Çevre) nakil kağıtları
- shipping papers
- (Ticaret) sevk evrakı
- voting papers null and void
- (Politika, Siyaset) geçersiz ve boş oy pusulası
- walking papers
- {i} yakasını kurtarma
- walking papers
- {i} işten çıkarılma kağıdı
- walking papers
- {i} iğten çıkarılma kaşıdı
- what papers do i need with me
- yanımda hangi bölgelerin bulunması gerekiyor