A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
- Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
I picked a daisy for her.
- Onun için bir papatya kopardım.
I'd like a chamomile.
- Bir papatya çayı istiyorum.
Do you like chamomile tea?
- Papatya çayını beğeniyor musun?
There are daisies next to the steel building.
- Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var.
That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.
- Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.