Seni kızdırmak istemiyorum.
- I don't wish to anger you.
Onun sesi öfkeden titriyordu.
- Her voice was quivering with anger.
Annemizin öfkesinin şiddetiyle şok olduk.
- We were shocked by the intensity of our mother's anger.
Sevgi kızgınlıktan iyidir. Umut korkudan iyidir.
- Love is better than anger. Hope is better than fear.
Yüzündeki kızgınlık belirgindi.
- The anger in her face was unmistakeable.
Seni kızdırmak istemiyorum.
- I don't wish to anger you.
Onu kızdırmamaya çalış.
- Try not to anger him.
Kızmak için nedenin yok.
- You have no cause for anger.