Sarı sayfalara bir göz at.
- Look through the yellow pages.
IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.
- The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content.
Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
- Someone has ripped out the first three pages of this book.
Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
- Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
- This machine can print sixty pages a minute.
Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
- Someone has ripped out the first three pages of this book.
Her markiz uşak sahibi olmak ister.
- Every marquis wants to have pageboys.
Lütfen onuncu sayfaya bakın.
- Please refer to page ten.
O, sayfaya bir işaret koydu.
- He put a mark on the page.
Prenses kendini bir komi olarak gizledi.
- The princess disguised herself as a page.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.
IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.
- The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content.
Birini çağırtmak istiyorum.
- I'd like to page someone.
I’ll be out all day, so page me if you need me.
the page of history.
An SUV parked me in. Could you please page its owner?.
The patient paged through magazines while he waited for the doctor.
... Some of them are modified versions of pages that ...
... pages, which is why we call it a web. ...