Tom and Mary had a good time playing chess.
- Tom ve Mary, satranç oynayarak iyi bir zaman geçirdiler.
We killed time by playing cards.
- Kart oynayarak zaman öldürdük.
I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
I like playing football.
- Futbol oynamayı severim.
Certainly, I like playing cards.
- Kesinlikle,kart oynamayı severim.
She didn't want him to play poker.
- O, onun poker oynamasını istemedi.
She used to play poker with us.
- O, bizimle poker oynardı.
I'm feeling a little frisky.
- Kendimi biraz oynak hissediyorum.
You think you can toy with me, but I don't play games.
- Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
The children played with toy blocks.
- Çocuklar oyuncak bloklarla oynadılar.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.