We played tennis yesterday.
- Biz dün tenis oynadık.
Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played.
- Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.
I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
I like playing football.
- Futbol oynamayı severim.
He is fond of playing tennis.
- O, tenis oynamaya düşkün.
Tom doesn't know how to play poker.
- Tom nasıl poker oynayacağını bilmiyor.
He used to play poker with us.
- O, bizimle poker oynardı.
I'm feeling a little frisky.
- Kendimi biraz oynak hissediyorum.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
You think you can toy with me, but I don't play games.
- Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
Bill often plays with toys by himself.
- Bill genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.
Children play with toys.
- Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.