Herkes dışarıya koştu.
- Everyone rushed outdoors.
Dışarıya çıkmadan önce güneş kremi sürün.
- Apply sunscreen before you go outdoors.
Açık havada daha fazla zaman harcayan çocukların miyop riski daha düşüktür.
- Children who spend more time outdoors have a lower risk of myopia.
Tom açık havada olmaktan hoşlanıyor gibi görünüyor.
- Tom seems to enjoy being outdoors.
Tom açık havayı çok seviyor.
- Tom loves being outdoors.
Genelde çocuklar açık havada oynamayı sever.
- Generally speaking, children like to play outdoors.
Düzenli olarak açık havada çalışan kişiler uykusuzluk sıkıntısı çekmezler.
- People who regularly work in the open air do not suffer from sleeplessness.
Birkaç saniye önce ben açık havada ve parlak gün ışığındaydım ve şimdi gözlerim bu karanlıkta bana hizmet etmeyi reddediyor.
- A few seconds ago I was in the open air and the bright daylight, and now my eyes refuse to serve me in this darkness.
Polis Danı açıkta izledi.
- Police followed Dan in the open.
Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.
- Today, we have to sleep outdoors.
Dışarıda hava kararıyor.
- It is getting dark outdoors.