Tom olağandışı bir atlamacıdır.
- Tom is an extraordinary jumper.
Meri olağandışı bir kadın.
- Mary is an extraordinary woman.
Tom'un olağanüstü dereceleri var.
- Tom got extraordinary grades.
iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
- The iPhone is an extraordinary cell phone.
Sıradışı ilişkileri vardı.
- They had an extraordinary relationship.
Ciddi ve sıradışı bir sorunum var.
- I have a serious and extraordinary problem.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.