otherwise than that; that not; commonly, after a negative, with that

listen to the pronunciation of otherwise than that; that not; commonly, after a negative, with that
Английский Язык - Турецкий язык

Определение otherwise than that; that not; commonly, after a negative, with that в Английский Язык Турецкий язык словарь

but
(İnşaat) fakat

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter. - Life never ends but earthly life does.

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

but
ancak

Partiye gidebilirsin, ancak gece yarısına kadar eve olmalısın. - You may go to the party, but you must be home by midnight.

Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı. - All models are wrong, but some are useful.

but
conj. fakat
but
hariç

Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor. - Tom seems to have packed everything but the kitchen sink.

Tom hariç herkes vardı. - Everybody but Tom was present.

but
halbuki
but
ama

Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil. - We have the extra-large size, but not in that color.

Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir. - This is a good book, but that one is better.

but
-den başka
but
ki
but
hiç olmazsa

Tom başarmak için bir şansı olduğunu düşünmüyordu fakat o hiç olmazsa bir fırsat vermek istedi. - Tom didn't think he had a chance to succeed, but he at least wanted to give it a shot.

but
{i} itiraz

İtiraz edebilirdim ama etmedim. - I could have objected, but didn't.

Ben çalışmak için dışarı gitmene itiraz etmiyorum fakat çocuklara kim bakacak. - I don't object to your going out to work, but who will look after the children?

but
gene de
but
yani

Yani onlardan biri gitmek zorunda. Ama hangi biri? - That means one of them will have to go. But which one?

Tom ve Mary'nin yaklaşık 20 tane çocukları var, yani onlar kesin sayısı konusunda tam olarak emin değiller. - Tom and Mary have about 20 children, but they're not quite sure of the exact number.

but
(zarf) sadece, yalnızca, hiç olmazsa, yani
but
olmasaydı

Harita olmasaydı yolu bulamazdık. - But for the map, we could not have found the way.

Ama yardımın olmasaydı, ben başarısız olurdum. - But for your help, I would have failed.

but
rağmen

Herkes ona karşı çıktı fakat buna rağmen Sally ve Bob evlendiler. - Everyone opposed it, but Sally and Bob got married all the same.

Fakat bekar olmanın yararlarına rağmen, onlar birgün evlenmek istiyor. - But in spite of the merits of being single, they do want to get married some day.

but
başka

Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor. - The girl did nothing but cry.

Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu. - We had no choice but to leave the matter to him.

but
No if s or buts! itiraz yok! all but gayri az kalsın
but
yalnız

Yalnızca Fransızca değil, İspanyolca da konuşuyor. - He not only speaks French, but he speaks Spanish, too.

Marko yalnızca İngilizce değil Almanca da okudu. - Mariko studied not only English but also German.

Английский Язык - Английский Язык
but
otherwise than that; that not; commonly, after a negative, with that

    Расстановка переносов

    oth·er·wise than that; that not; commonly, af·ter a negative, with that

    Произношение

Избранное