O, güzelin dışında bir şey.
- That is something other than beautiful.
Üç gündür, bayat bir sandviç, çürük bir elma ve biraz bozuk yoğurt dışında hiçbir şey yemedim.
- I haven't had anything to eat for three days other than a stale sandwich, a rotten apple, and some spoiled yogurt.
Seninki hariç tüm denemeler iyiydi.
- All the essays, other than yours, were good.
Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
- Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
... other than the top third of your class, ...
... We do this other than just in English even though everyone ...