Bu organizasyon gönüllü katkılara bağlıdır.
- That organization depends on voluntary contributions.
Her yıl, örgüt Frizyen dilinde yazılmış kitapları satmak için kapıdan kapıya giden gönüllülerle ilgili çok sayıda toplantı organize eder.
- Every year, the organisation organises a number of meetings of volunteers who go door-to-door to sell Frisian books.
Bu kuruluşun bir üyesidir.
- She is a member of this organization.
Müdür emekli olduktan sonra Tom kuruluşun başına tayin edildi.
- Tom was named the head of the organization after the director retired.
Örgütümüze nasıl katkıda bulunabilirsiniz?
- How can you contribute to our organisation?
Rüşvet güç örgütleri ile birlikte ortaya çıkan bir şeydir.
- Bribes are something that arises in conjunction with power organizations.
Bu kuruluşun bir üyesidir.
- She is a member of this organization.
Tom bu örgütün bir üyesidir.
- Tom is a member of this organization.
WHO, Dünya Sağlık Örgütü anlamına gelir.
- WHO stands for World Health Organization.
İddialara göre, bir örgüt Avrupa uyuşturucu piyasasını kontrol ediyor.
- One organization allegedly controls the European drug market.
Organizasyon hakkında bir şey duydunuz mu?
- Have you heard anything about the organization?
Organizasyon ne tür araştırma yapar?
- What kind of research does the organization do?
O, kuruluşumuzda önemli bir rol oynuyor.
- He is playing an important role in our organization.
O, kuruluşumuzda önemli bir rol oynuyor.
- She is playing an important role in our organization.
Bakteriler mikroskobik organizmalardır.
- Bacteria are microscopic organisms.
Hangi organizma sıtmaya neden olur?
- Which organism causes malaria?
Küçük şirket, büyük bir organizasyon tarafından devralındı.
- The small company was taken over by a large organization.
Organizasyon ne tür araştırma yapar?
- What kind of research does the organization do?
Organizasyon başarısız oldu.
- The organization failed.
Tom oldukça tertipli, değil mi?
- Tom is quite organized, isn't he?
Tom çok tertipli değildi.
- Tom wasn't very organized.
Tom düzenli görünüyor.
- Tom seems to be organized.
Tom çok düzenli değil.
- Tom isn't very organized.
Organik gıda yemek maliyetine değer mi?
- Is eating organic food worth what it costs?
Organik gıda yemek paraya değer mi?
- Is eating organic food worth the money?
Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.
- Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
O, bir yaz rock festivali düzenledi.
- He organized a summer rock festival.
O toplantıyı kim düzenledi?
- Who organized that meeting?
Uzaydan görülebilen Great Barrier Reef, canlı organizmalar tarafından yapılan dünyadaki en büyük yapıdır.
- Visible from space, the Great Barrier Reef is the largest structure on Earth made by living organisms.
Kamuoyunun örgütlü suça olan hayranlığı çok rahatsız edicidir.
- The public's fascination with organized crime is very disturbing.
Wearing a motorcycle helmet is optional in Pennsylvania, but that's no reason for Ben Roethlisberger to go out and practise his organ donor technique.
Georgie Fame plays all types of keyboards including electric piano, organ, and Hammond organ.
According to a recent survey by Jupiter Research, 80 percent of Web users get information from organic search results.
Most types of German field divisions include an organic reconnaissance battalion, and the remainder have strong reconnaissance companies.
The organization of the book is as follows.
Your work desk is so neat and tidy - I've never met someone so organized before!.
She's a member of this organization.
- O bu organizasyonun bir üyesidir.
I've been a member of this organization for five years. Oh wait, no. Six.
- Ben beş yıldır bu organizasyonun bir üyesiyim. Oh bekle, hayır. Altı.
This organization was founded one hundred and eleven years ago.
- Bu organizasyon yüz on bir yıl önce kuruldu.
Have you heard anything about the organization?
- Organizasyon hakkında bir şey duydunuz mu?
Tom Skeleton was shaking and trembling in every limb.
- Tom Skeleton'un her organı sallanıyordu ve titriyordu.
The brain is the most complex organ in the body.
- Beyin vücuttaki en karmaşık organdır.
The skin is the largest organ of the body.
- Deri, vücudun en büyük organıdır.
Tom got a transplant.
- Tom organ nakli oldu.
The surgeon persuaded him to undergo an organ transplant.
- Cerrah bir organ nakli geçirmesi için onu ikna etti.
... - ( "Charge" plays on organ ) - GOT ANY REQUESTS? ...