Macbeth raised an army to attack his enemy.
- Macbeth, düşmanına saldırmak için bir ordu yetiştirdi.
The army forced him to resign.
- Ordu onu istifa etmeye zorladı.
My mental faculties remained in suspended animation while I obeyed the orders of the higher-ups. This is typical with everyone in the military.
- Yüksek düzeydekilerin emirlerine itaat ederken zihinsel gücüm askıya alınmış canlandırmada kaldı. Bu, orduda herkeste karakteristiktir.
In reports in America, guerrilla resistance by the Iraq military is called terrorism.
- Amerika'daki raporlarda, Irak ordusu tarafından yapılan gerilla direnişi terörizm olarak adlandırılır.
When he was in the military, he conformed to the strict army rules.
- O askerdeyken, sıkı ordu kurallarına uydu.
Many fear that cuts in the defense budget will undermine the military's effectiveness.
- Birçokları, savunma bütçesindeki kesintilerin ordunun etkinliğini baltalayacağından korkuyorlar.
She was a member of the Red Army Faction.
- O, Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun bir üyesiydi.