There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
Can you see anything in there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
Those who dig a grave for others will fall therein.
- Başkaları için mezar kazanlar orada düşerler.
He is older than the boy who is over there.
- O, oradaki erkek çocuktan daha yaşlıdır.
That boy over there will be Tom's brother.
- Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı.
Can you see anything out there?
- Orada bir şey görebiliyor musun?
Something's definitely out there.
- Kesinlikle orada bir şey var.
I'll go out there and look around.
- Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.
- Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
Both ladies received me very graciously; but I was wholly unprepared for so much beauty as I discovered in Ora Doveton;.