In our society, there are both honorable people and swindlers.
- Bizim toplumumuzda, hem onurlu insanlar hem de dolandırıcılar vardır.
It is sweet and honorable to die for the fatherland.
- Vatan için ölmek tatlı ve onurludur.
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
The lady's behaviour was always dignified.
- Bayanın davranışı her zaman onurluydu.
Tom looks very dignified.
- Tom çok onurlu görünüyor.
I'm very happy and honored to know you.
- Seni tanımaktan çok mutlu ve onurluyum.
I know Tom was truly honored.
- Tom'un çok onurlu olduğunu biliyorum.
There is honor among thieves.
- Hırsızlar arasında onur vardır.
The more danger, the more honor.
- Ne kadar tehlike, o kadar onur.
To what do I owe the unexpected honour of finding you here in my house?
- Sizi evimde burada bulmanın beklenmedik onurunu neye borçluyum?
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
This is the word to regain our dignity.
- Bu, onurumuzu tekrar kazanmak için kelimedir.
The prisoner of war bore himself with great dignity.
- Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.