His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
He promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
Love is seeing her in your dreams.
- Aşk onu rüyalarında görmektir.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
First, second, third, fourth, fifth, sixth, seventh, eighth, ninth, tenth... penultimate, last.
- Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu... sondan bir önceki, son.
We celebrated our tenth wedding anniversary yesterday.
- Dün onuncu evlilik yıl dönümümüzü kutladık.
Yesterday I ran into Yamada, whom I hadn't seen in years.
- Dün Yamada'ya rastladım, ki onu yıllardır görmemiştim.