Sorumlu memur içeri girmeme izin verdi.
- The official in charge let me in.
Siyasetçi devlet memurlarının yolsuzluğunu kınayarak reformu ısrarla istedi.
- The politician pushed for reform by denouncing the corruption of the government officials.
Resmî evrakları imzalayamadı.
- He could not sign official papers.
Onun resmî iş görevleri nelerdir?
- What are his official job duties?
Yetkililerin yasağı kaldırmasını rica etti.
- He asked the officials to lift the ban.
Kanadalı yetkililer, her insanın malzemelerini tarttı.
- Canadian officials weighed the supplies of each man.
Gümrük görevlileri Tom'u tepeden tırnağa aradılar.
- Customs officials carried out a full body search on Tom.
Tom bir kamu görevlisidir.
- Tom is a public official.
Bazı memurlara rüşvet verilmiş olabilir.
- Some officials may have been corrupted.
Gümrük memurları bütün gemiyi araştırdılar.
- The customs officials searched the whole ship.
Amerika Birleşik Devletlerinin Burmaya karşı ekonomik yaptırımları resmen sona erdi.
- The United States has officially ended economic sanctions against Burma.
Devlet başkanına yalnızca yüksek memurlar ulaşabiliyordu.
- Only high officials had access to the President.