Şimdi üç yıldır İngilizce eğitimi almaktayız.
- We have been studying English for three years now.
Ben bu oda için yeni bir halı satın almak zorundayım.
- I have to buy a new carpet for this room.
Onunla konuşmama izin vermek zorundasın.
- You have to let me talk to him.
Gitmene izin vermek zorundayım.
- I have to let you go.
Yaptığını sandığım başarı türünü elde etmek istiyorsan, öyleyse daha çok çalışmak zorunda kalacaksın.
- If you want to achieve the kind of success that I think you do, then you'll have to study harder.
Tam sevinç değerini elde etmek için, onu paylaşacak birisine sahip olmalısınız.
- To get the full value of joy, you must have someone to divide it with.
Hayatımın geriye kalan kısmını birlikte geçirmek istediğim herhangi biriyle henüz tanışmadım.
- I haven't yet met anyone I'd want to spend the rest of my life with.
Sadece birlikte biraz zaman geçirmek istedim.
- I just wanted to have some time together.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
- We have to stop him from drinking any more.
Biraz su içmek istiyorum.
- I would like to have some water.
Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.
- It is believed that whales have their own language.
Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
- If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
Faturayı ödemek zorunda kaldım! Bir dahaki sefere, onlar beni davet etmek zorunda kalacaklar.
- I had to pay the bill! The next time, I'll have them invite me.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
- If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
- Would you like to have dinner with me tonight?
Ben hile yapma niyetim yok. Konu ne?
- I have no intention of cheating. What's the point?
Ben ne zaman hile yaptım?
- When have I ever cheated?
Tom'un kabul etmekten başka hiç bir seçeneği olmayacak.
- Tom will have no choice but to agree.
Tom'un işini yapması için birini kabul etmek zorunda kalacağız.
- We will have to take on someone to do Tom's work.
Çevreyi korumak için herkes katkıda bulunmak zorunda kalacak.
- Everybody will have to pitch in to save the environment.
Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
- I have no time to engage in political activity.
Korkarım ki paydos etmek zorunda kalacağım.
- I'm afraid I'll have to call it a day.
Yaptığınız şekilde hareket etmek için gerçekten sebebiniz varsa, o halde lütfen bana söyleyin.
- If you really have grounds for acting the way you did, then please tell me.