Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
- A laptop is better than a desktop.
Kendimi geliştirmek için her şeyi yapmaya hazırım.
- I'm prepared to do anything to better myself.
İngilizceni geliştirmek istiyorsan onun konuşulduğu ülkelere gitsen iyi olur.
- If you are to improve your English, you had better go to countries where it is spoken.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee better than tea.
Ben vokal müziği enstrümantal müzikten daha çok severim.
- I like vocal music better than instrumental music.
Tom ondan daha iyi yapmak zorunda kalacak.
- Tom is going to have to do better than that.
Gelecek sefer daha iyi yapmak zorundasın.
- We have to do better next time.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.
- I was in better shape back then.
Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım, onu, onun yapabildiğinden daha iyi şekilde yapamam.
- No matter how hard I try, I can't do it any better than she can.
Mary sadece daha güzel değil fakat Alice'den daha iyi notlar alır.
- Mary isn't only prettier, but she gets better grades than Alice.
Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?
- Instead of deleting your sentences, how about making them better?