Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
Hakem her iki tarafı da desteklememelidir.
- A referee should not favor either side.
Çocuklardan hiçbirini görmedim.
- I didn't see either boy.
Şapkaların hiçbirinden hoşlanmıyorum.
- I don't like either hat.
Ben buna karşı değilim ama bunun lehinde de değilim.
- I'm not against it, but I'm not for it, either.
Mary güzel değil, fakat çirkin de değil.
- Mary's not pretty, but she isn't ugly, either.
İkisinden biri gitmeli.
- Either of the two must go.
Bunların ikisinden birine sahip olabilirsiniz, fakat ikisine birden değil.
- You can have either of these, but not both.
Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.
- Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth.
Her iki yol da seni istasyona götürecektir.
- Either way will lead you to the station.
Elmaların herhangi birini al.
- Take either of the apples.
Ben, onlardan herhangi birini sevmiyorum.
- I don't like either of them.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?