Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
- One of my dreams is to learn Icelandic.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Tek bir taşla iki kuş öldür.
- Kill two birds with one stone.
Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
- Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
- Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much.
Daha kaliteli olanlarına sahip misin?
- Do you have better quality ones?
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
- There were two people in it, one of her girl students and a young man.
Birisi kötü kelimeler söylememeli.
- One should not say bad words.
Onu hiç kimse anlamıyor.
- No one understands that.
Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.
- No one may be compelled to belong to an association.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
- There were two people in it, one of her girl students and a young man.
Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır.
- In the country of the blind, the one-eyed man is king.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.
Onlardan birini seçebilirsin.
- You may choose one of them.
Onlardan biri bir casus.
- One of them is a spy.
Sen onlardan birisin, değil mi?
- You're one of them, aren't you?
Karının seçimlerine hiç gülme, çünkü sonuçta sen de onlardan birisin.
- Don't ever laugh at your wife's choices, because after all you're one of them.
Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım.
- My bag is too old. I must buy a new one.
Ofiste bir tane satın almak zorundasın.
- You have to buy one at the office.
Onun için sadece siz değil aynı zamanda ben de sorumluyum.
- You are not the only one responsible for it, I am too.
Tom'un yaptığı çok emniyetli olmayan tek şey her Web sitesi için aynı şifreyi kullanmasıdır.
- One thing Tom does that isn't very safe is that he uses the same password for every website.
Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.
- Tom parked in one of the empty spaces in front of the library.
Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.
- They decided to adopt a child rather than having one of their own.
Onların her biri o filmi izlemeye gitti.
- Every one of them went to see that movie.
Onların her birine bin yen verdim.
- I gave them one thousand yen each.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.
İstediğiniz herhangi birisini alın.
- Take whichever one you like.
Bunların arasından herhangi birini seç.
- Choose any one from among these.
İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.
- There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.
- There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
He is one hell of a guy.
He is the one man who can help you.
One person, one vote.
B: y d0nt u just g0 away l0zer!!1!!one!!one!!eleven!!1!.
One day the prince set forth to kill the dragon that had brought terror to his father’s kingdom for centuries.
Body and soul are not separate; they are one.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.
The town records from 1843 showed the overnight incarceration of one “A. Lincoln”.
The two types look very different, but are one species.
We are one on the importance of learning.
My aunt used to say, One day is just like the other..
I want the green one.
... one of all 50 states. And the key to great schools: great teachers. So I reject the idea ...
... one of our most conservative presidents declared that we are all Keynesian now. To be sure, ...