İki erkek kardeş birbirine gülümsedi.
- The two brothers smiled at each other.
Tom ve Mary birbirine sürekli yalan söyler.
- Tom and Mary lie to each other all the time.
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
- We don't know each other.
Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
- Japan and China differ from each other in many ways.
Birbirinizi tanıyor musunuz?
- Do you know each other?
Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- Find mutual interests, and you will get along with each other.
Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.
- They were never to see each other again.
Onlar birbirlerini aptal göstermeye çalıştılar.
- They tried to make each other look foolish.
Biz ayrıldık, birbirimizi asla tekrar görmeyeceğiz.
- We parted, never to see each other again.
Ne zaman tekrar birbirimizi görebiliriz?
- When can we see each other again?