Bir kerede iki yerde olamazsın.
- You can't be at two places at once.
Mary ondan aynı şeyi bir kereden fazla açıklamasını istediğinde, Tom bundan nefret ediyor.
- Tom hates it when Mary asks him to explain the same thing more than once.
Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
- When he was a student, he went to the disco only once.
Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
- When she was a student, she went to the disco only once.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
Bu birdenbire olmadı.
- It didn't happen all at once.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Senin bir defa televizyona çıktığını hatırlıyorum.
- I remember you appeared on television once.
Onu bir zamanlar trende gördüm.
- I have seen him once on the train.
Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.
- I met him once when I was a student.
Çocukların olur olmaz anlayacaksın.
- You'll understand once you have kids.
Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler.
- People rarely come to see you once you are retired.
Once a strategic plan is developed, strategic managers must manage the startegic momentum.
Sana eskiden hiç söz etmedim.
- I never mentioned you once.
Onu hemen tanıdım, çünkü onu daha önce görmüştüm.
- I recognized him at once, because I had seen him before.
Biz hemen başlamalıyız.
- We must start at once.
We'll get a move on once we find the damn car keys!.