Mektup şimdi yanımda değil.
- I don't have the letter on me now.
Yanımda çok param yok.
- I don't have much money on me.
Onun üzerinde adım var.
- It has my name on it.
Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
- On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
beers on me - biralar benden.
... ALAN RUSBRIDGER: Thank you for having me. ...
... forty-something votes to repeal a law but are you helping ...