Yanımda hiç param yok.
- I don't have any money on me.
Sorun şu an yanımda paramın olmamasıdır.
- The trouble is that I have no money on me now.
Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
- On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
Onlar onun üzerinde çalışıyorlar.
- They're working on it.
beers on me - biralar benden.
The onus is on the landlord to make sure the walls are protected from mildew.
The onus is on those who disagree with my proposal to explain why.