Bu sefer onu yapamam.
- I can't make it this time.
Tom bu sefer doları yene çevirmemenin daha iyi olacağını düşünüyor.
- Tom thinks it would be better not to change dollars into yen at this time.
Bu defa gitmesine izin vereceğim.
- I'll let it go this time.
Bu defa sonuçları aldı.
- This time, he got results.
Bu kez farklı olacak.
- This time's going to be different.
Bu kez cezadan kaçamazsın.
- This time, you won't escape punishment.